top of page

:-:-: Sahra dizisinde romantik ve karizmatik Mithat Demircan rolüyle kadınların gönlünü fethettiniz.Memnun musunuz ilgiden?
S.T. : Beğenildiğimi internetten öğrendim.Yapım şirketine de fakslar geliyor.Karısına aşık bir karakteri oynadığım için kendilerini Sahra'nın yerine koyuyorlar galiba.

:-:-: Dizideki karakter gibi sevdiğiniz kadının mutluluğu için mücadele eder misiniz?
S.T. : Öyle olmasam,Mithat'ı bu kadar iyi oynayamazdım.

:-:-: Peki dizideki kadar mükemmel bir aşık mısınız?
S.T. : Çok sorunluyumdum. Aşklarımda hep sancı olmuştur. Nefes alabilmek için önce vermek gerektiğini düşünüyorum. Sevgi emektir ve çok değerlidir. Onu birine sunuduğunuz anda aşıksınızdır.

:-:-: Sahnede olmayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Televizyon oyunculuğundan farkı ne sizce?
S.T. :Tatmin duygusunu izleyiciye de yaşatmalıyız diye düşünüyorum. Bu bir görevdir aslında. Oyuncu zaten daha okuma provalarında bir didişmeye girer rolüyle. Oyun sahnelenmeye başladığından itibaren de her defasında yenilenen bir tatmin duygusu yaşar sanıyorum. Ama bu izleyicisinden gelen enerjiyle doğru orantılıdır. Sahnede neyseniz o olursunuz ve seyirci gördüğüyle ona yaşatabildiklerinizle değerlendirir sizi fakat kamerada gösterdiğiniz oyunculuk seyirciye ulaşana kadar birçok dış evreden geçer. Ben oyunculuğun er meydanını sahne olarak görenlerdenim.


:-:-: ‘Aşk Delisi’ nasıl bir oyun? İçine çekiyor mu sizi?
S.T. :İçinde olmak için nerdeyse her gün aklıma getiriyorum oyunu. Mehmet Ergen çok yalın yaklaştı oyunu sahnelerken ve inanın en zoru budur sahneleyişlerin. Oyuncu için de öyle. Çünkü yalan yapamazsınız. Replikler o kadar yalın ve gerçek ki seyirci hemen anlar riyayı sonuçta herkes aşkı bilir kendince. Çoğu zaman çalışırken birden provayı kesip nazikce “Haydi baştan alalım” dedi Mehmet çünkü inanmazsanız inandıramazsınız. Oyunun tümünü seviyorum ama bir tiradım var ve orda siyah boşluğa bakıp “iyi ki bu işi yapıyorum” diyorum.

-:-: Oynadığınız Eddie karakterini tanımlar mısınız?
S.T. : Müthiş bir karakter. Çok zorlandım ve hala zorlanıyorum. Kuliste her sahneye çıkışımdan önce “böyle bir rolle seyirci karşısına çıkmayı nasıl oldu da kabul ettim” diye didişiyorum kendimle. Çünkü Eddie'nin trajedisi çok yıpratıcı. Aşık olmasını haklı buluyorum. Aşkın ötesine hiçbir şey geçemiyor. İnsanlığın varlığından beri aşk var. Can Yücel'in aşkı ‘sevmekten başlayan azgınlıktır’ diye tanımlaması da ilkel insandan geliyor diye düşünüyorum. Eddie de azgın bir karakter. Gözleri aşkla bakıyor. Tabii yine de onun göz rengi izleyicinin yorumu.

:-:-: Evli misiniz?
S.T Değilim.Ama aile kurmayı çok istiyorum.
:-:-: Var mı bir aday?
S.T. :İsteyince olur.
:-:-: Kendinizi yakışıklı buluyor musunuz?
S.T. : Kimse kendini güzel bulmaz.Ama vücudumla barışığım.Yani üzerimdeki kılıfı seviyorum
:-:-: Kılıfın en çok neresini beğeniyorsunuz?
S.T. :Gözlerim olduğu söyleniyor..
:-:-: Kadınları en çok gözlerinizle mi etkiliyorsunuz?
S.T. :Bildiğim kadarıyla evet. Nasıl baktığım ve bakışımdaki niyet önemlidir.
:-:-: Romantik misiniz?
S.T. : Çok konuşurum.Önce cümlelerle sonra bakışlarımla.Cümlelerimin şiire yakın olduğunu söylerler.Ama romantizm duruluk gerektirir.
:-:-: Sizin için aşk ne demektir?
S.T. : Don Juan adlı oyunda aşk,oturduğun sandalyenin altından çekilmesi olarak tarif edilir.Küt diye düşersin.İşte aşk böyle bir şeydir.Düştüğünüzde de birbirinize sarılıp gülersiniz.
:-:-: Kadınlar hiç canınızı acıttı mı?
S.T. : Acıtmak için varlar.Kadınlar çok güçlü yaratıklar.Doğurganlıkları önüne geçilemez bir kuvvet.Bunu keşfeden erkek rahat edebilir aslında.Ama kabullenmek zor tabii.Kadınlar devamlı kendilerini yeniliyor,yüzleri ileriye dönük.Asla geçmişiyle yaşamıyorlar.Bir gün bir arkadaşım,banyodan çıkınca aynaya bakmış.Gözleri göğüslerine takılmış.Onların vücudunda olmasının bir nedeni olduğunu düşünmüş ve çocuk doğurmaya karar vermiş.

:-:-: Kadınlar erkeklerden daha mı güçlü yani?
S.T. : Kadınlar, erkeklere bir şeyler öğretmek içn var.Erkekler çok basit yaratıklar.Kadınlar ise karmaşık.Erkeği yönetmenin basit bir şifresi var.Onların huyunu bileceksin.Gerisi çok kolay.Kadınını koruyabilme gücü olduğunu hissettireceksin.Biraz anne gibi davranacaksın.Onu yönlendireceksin ama bunu sezdirmeden yapacaksın.Erkekler iletişim kurulması gereken yaratıklardır.
:-:-: Çok şey istemiyor mu erkekler?
S.T. : Çok şey veriyoruz ama.
:-:-: Ne gibi?
S.T. : Benliğini,aşkını verir.Kapasitesini zorlar.
:-:-: Ama kadın gibi hayatını vermez?
S.T. : Verir.Vermez olur mu?
:-:-: O zaman niye aldatır?
S.T. :İlişkiye bakmak lazım,eyleme değil.Ne kadar aşık olursanız olun,karşı cinsten hoşlanma güdüsünü yok edemezsiniz.Çok güzel bir otelde olduğunuzu düşünün.Dışarda lapa lapa kar yağıyor,şöminenin başındasınız,elinizde içkiniz var ve hoşlanma güdüleriniz tamamiyle şahlanmış.O an yanınıza dünyanın en kötü kalpli kadını da gelse hoşlanırsınız.Bu böyle bir şey.
:-:-: Hiç aldattın mı?
S.T. : İlişkime emek veririm.Bu durum sona erince de bitiririm.
:-:-: Biraz da oyunculuktan konuşalım.Kaç yaşında aktör olmaya karar verdiniz?
S.T. :İşçi emeklisi bir ailenin dördüncü çocuğuyum.Orta sınıf gençliği olarak kendimi üniversiteyi kazanmak zorunda hissediyordum.Okulu,eğitim değil,para kapısı olarak görüyordum.Günde 10 saat ders çalışırdım.Üzerimdeki baskıdan dolayı sinir krizi geçirdimFen-matematik bölümündeki sınava hazırlanmama rağmen sosyal alandaki gazeteciliği yazdım.
:-:-: Kazandınız mı?
S.T. : Hayır.Tarih sorularını iyi yanıtlayamamıştım.Bir yıl daha kursa gittim.İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümü'nü kazandım.Fakat işte o yıl tiyatroya kapıldım.Bir yıl sosyoloji okuyup,Ankara Devlet Konservatuarı Tiyatro Bölümü'ne girdim.
:-:-: Sosyoloji bölümünü bırakırken hiç tereddüt etmediniz mi?
S.T. :Gözüm hiçbir şey görmedi.Devlet Tiyatrosu afişlerinin önünde durur,saatlerce bakardım.
:-:-: Afişler mi cezbetti sizi?
S.T. : Sadece o değil tabii.Üniversite için Eskişehir'de kursa giderken babamın bir arkadaşı oyun sahneye koymuştu.Bana da yakışıklı prens rolünü vermişti.İzlediğim ilk piyes,o oyunun birinci perdesidir.İkinci perde de sahneye çıkmıştım.
:-:-: Babanız konservatuara gitmenizi onayladı mı?
S.T. :Sınavları kazandıktan sonra söyledim.Kazanamasaydım,sosyolojiye devam edecektim.İstanbul'daki konservatuar sınavlarına da girdim.Halk arasında söylenen "Ortalıkta bir şeyler dönüyor" deyimine orada birebir şahit oldum.
:-:-: Okulu bitirince hemen iş bulup,para kazanabildiniz mi?
S.T. : İki yıl Ankara Devlet Tiyatrosu'nda oynadım.Sonra arkadaşlarımla Ankara Sanat Tiyatrosu'nda bir oluşum içerisine girdik.Memur zihniyetiyle tiyatro yapılmayacağını düşünüyordum.Ödenekli tiyatrolarda sınav yapıyordu.Işıl Kasapoğlu'nun İzmit Şehir Tiyatrosu'nu kuracağını duydum.Sınavlara girdim ve kazandım.1997'den beri oradayım.
:-:-: İzmit'de mi oturuyorsunuz?
S.T. :Evet.Dizi çekimleri için gidip geliyorum.
:-:-: Zor olmuyor mu?
S.T. :Eğer bir şeye karar verirseniz,bedelini ödemek zorundasınız.Ama bunu bedel olarak görmüyorum.Otel ayarladılar.Gayet rahatım.
:-:-: İstanbul'a taşınmayı düşünüyor musunuz?
S.T. :İzmit'te provalarım olunca çok zorlanırım.Şimdilik taşınmayı düşünmüyorum. Ama İstanbul benim için çok ayrı bir kent.Yahya Kemal'e "Ankara'nın nesini seversiniz?" diye sormuşlar."İstanbul'a dönüşünü" demiş.
:-:-: Dizilerde oynamaya nasıl başladınız?
S.T. :2001 yılında,üç gün izinliydim.Kamerayla tanışmanın zamanı hem de ek gelir olur diye düşünüyordum.Sanırım bir telepati yaşandı.Nihat Durak,Yağmur Ajans'agörüşmeye çağırdı.
:-:-: Heyecanlanmış mıydınız?
S.T. : Bilemiyorum.Her zaman bakımlıyımdır.O gün boğazlı kazak,avcı yeleği ve kirli sakalımla görüşmeye gittim.Serseri bir gazeteci rolü vardı.Ona uygun buldular.Başladım.
:-:-: Kamera sizi sevdi galiba?
S.T. :Öyle söylüyorlar.Televizyonda bakışlar çok önemli.Tarık Akan'ın Hülya Koçyiğit'le oynadığı Derman diye bir film vardır.Tarık Akan, hapse girer.Hülya Koçyiğit onu ziyaret eder. "Ben gidiyorum" der.Tarık Akan sevdiği kadının köydeki nişanlısına gittiğini anlar.Öyle bir bakar ki,bütün filmi bir kez daha anlatır size.
:-:-: Haluk Bilginer,geçtiğimiz günlerde, "Oyunculuk televizyonda değil,tiyatro sahnesinde öğrenilir" demişti…
S.T. : Ben de televizyondaki oyunculuğu öğrenmeye çalışıyorum.Oyuncuyum diye gezinirsin,oyuncu olamazsın.
:-:-: Mehmet Aslantuğ'un varisi olarak gösteriliyorsunuz.Bunun için neler söyleyeceksiniz?
S.T. :Kimsenin varisi olmak istemiyorum.Serhat olarak oyunculuğumu göstermek istiyorum.Keşke becerebilsem de bir tarzım olsa.
:-:-: Kendinize haksızlık etmeyin…
S.T. :Yok bu iş o kadar kolay değil.Önce siz benimseyeceksiniz.
:-:-: Arzum Onan ile birlikte dizinin başrolünde iki erkek var.Okan Şenozan'la aranızda rekabet var mı?
S.T. :Mümkün değil.Dizilerde bir hafta bir karakter,diğer hafta öbür karakter öne çıkar.Okan Şenozan çok başarılı.Sinan rolünü ben oynayamazdım.Sahra'yı öldürmeye çalışan Sinan'ı halk sevmeyebilir.Ama Okan kendini izlettiriyor.

:-:-: Maddi olarak yaşamınızda çok şey değişti mi?
S.T. :Memur maaşı benim için yeterli.Ama geçinmek göreceli bir kavram tabii.

:-:-: Yakaladığınız şöhretten memnun musunuz?
S.T. :Şöhretli değilim.Kendimi alev almış saman gibi görüyorum.Bu dizi yarın bitebilir,o zaman tiyatroma dönerim.Kimse beni anımsamaz.

:-:-: Başka projeleriniz var mı?
S.T. :Ben İzmit Şehir Tiyatrosu’nun kadrosundayım. Repertuara alınan oyunlarda görev verilirse doğal olarak oynuyorum ama Mehmet Ergen'le bir proje daha düşünüyoruz. Umarım gerçekleşir.
:-:-: Bu sezon izleyiciye şiddetle tavsiye edebileceğiniz bir oyun var mı?
S.T. : Bir oyuncu olarak izleyiciye oyun önermek bana yanlış geliyor çünkü şu oyunu ve şu oyuncuları izleyin demek memleketin birçok ilinin bir çok sahnesinde ter akıtan meslektaşlarıma saygısızlık. Bence olanakları oldukça Erzurum'dan İstanbul'a kadar ödenekli ve özel tüm tiyatroları en azından basından takip etsinler. Ülkemizde hemen her akşam bu tiyatrolar her türlü oyunla seyirciye hazırlanıyor ve muhakkak izlemekten zevk duyacakları oyunlar var. Ama bir tavsiyem var: Oyun izleyin.


Kaynaklar: www.milliyet.com - Gülümse Dergisi
 

SEVGI EMEKTIR

 

bottom of page